“Ben bir genç kızdım.
Sevmediğim kadınların, sevmediğim annemin cinsinden bir kız.
Onun için hep lanet ettim kendime. Kız elbiseleri giyinmeyi, evcilik oynamayı reddederken erkek gibi olmanın büyülü dünyasında ilerliyordum.
Babamla bir olup annemi aşağılıyor ve (kadın olmazsam ezilmem) düşüncesiyle gitgide kabalaşıyordum. Zamanla sesim, yürüyüşüm ve vücut dilim erkeksi bir hâl almaya başladı.
Çocukluğumu unuttuğum o ergenlik günlerinde: “Allah beni böyle yaratmış.” demeye başladım.
Halime bir kılıf bulmak zorundaydım. Ama niye? Niye bir erkek olarak yaratılmadım? Niye erkek gibi hissederken, aşağılık bir kadın vücuduna sahiptim.
Allah’a kızgındım.
Beni yanlış yarattığı için namazı bıraktım.
Bir gün yurda yeni bir kız geldi. Ben ne isem tam tersi. Tedirgin, ürkek ve çekimser.
Ben koruyup kolladım onu. Abilik yaptım neredeyse. Benim omzumda ağladı. Onun için her şeyi göze aldım. Önceleri bir şefkatti sevgim. Hangi ara bu günaha kapılıp gittiğimi fark etmedim bile.
Âşık gençler gibi sarhoşluktan mest olmuş, yüzümde şapşal bir gülümseyle dolaşıyordum. O ise ağlıyordu: “Böyle olmamalı.” diyordu.
Bir yıl devam etti günahım.
Bir gün yanıma gelerek: “Evleniyorum ben.” dedi ve apar topar ayrıldı yurttan. Delirdim, yurttan kaçtım: “Kahrolası bir erkeği nasıl bana tercih ederdi?”
Geceler boyu ağladım. Acısı uzun zaman geçmedi.
Bir gün kızlar beni bir yere sürüklediler: “Çay içer muhabbet ederiz.” diye. Bizimle sohbet eden kişi, benden 5-6 yaş büyük bir ablaydı. Hem bu kadar nazik hem de bu kadar güçlü bir kadına ilk kez rastlıyordum. Şaşırdım. Evliydi. Eşi ona çok kıymet veriyordu. Şahit olduğum o aile hayatı, yapmacık değildi.
Garip duygular içindeydim. O eve çok gittim geldim. Ne anlattıysam dinledi S. Abla.
En iğrenç isyanlarımı da anlattım ona, en zavallı yanlarımı da. Dinledi.
Babam tarafından ezilen annem gibi ve erkekler tarafından aşağılanan diğer kadınlar gibi olmamak için küçücük çocukken kendi cinsiyetime sırt dönmüştüm. Bunu anlamak, dönüşümün ilk basamağıydı benim için.
Sonrası uzun ve zorlu bir süreçti.
Bir gün S. Abla: “Kız olmanın sana ne kadar yakıştığını bilemezsin Esra. Gözlerinin ardında hem çok nazik hem de çok güçlü bir kız var. Lütfen kendini kendinden mahrum bırakma.” demişti.
O gün saatlerce ağladım.
O gözyaşlarımın, çırpınışlarımın üzerinden 8 sene geçti.
Kendimle barıştım.
Özüme döndüm, iyileştim.
Az önce eşimin çok sevdiği yayla çorbasını, ocağa koyarken geçmişi düşündüm.
Geçmiş…
Bir yandan çok zor bir yandan da çok şükredilesi bir anılar zinciri benim için.,
Minik kızım uyanmadan bitirsem şu öyküyü iyi olacak J
Esra K.








Gökkuşağı Hepimizin (@gokkusagihepimizin) • Instagram fotoğrafları ve videoları